Search This Blog

Thursday, October 29, 2015

Şükretmek

Benim gibi yurtdışında yaşayan bir arkadaşımdan mail geldi bugün. Yaklaşık 1 sene önce doğum yaptı. Güzel mi güzel, sağlıklı mı sağlıklı bir oğlu var. Çok yakın arkadaşım olduğu için biliyorum, ilk denemelerinde, ilk ay çat diye tuttu bebek. Malum, böyle insanlar da mevcut. Neyse gel gelelim mailine. Efenim, mevzu bahis bu arkadaşımın şartlardan dolayı bir bakıcısı yok. Annesi de yanında değil, Türkiye'de. Mailin konusu şu. Çok daralmış, çok sıkılmış çocuğun peşinde koşmaktan. Bunalıma girecekmiş nerdeyse. Hayatında hiç bu kadar zorlanmamış. Fenalıklar basmış hep çocuğa göre yaşamaktan, hep parklara gitmekten, hep çocuklu ailelerle görüşmekten. Bebeği kreşe başlasın diye gün sayıyormuş. İçini dökmek istemiş bana...BANA BANA BANA! Nerdeyse 2,5 senedir çocuk sahibi olamayan bana. Yani bu kör bir adama gidip "ay gözüme kirpik kaçtı, göremiyorum, acıyor" diye sikayet etmeye benziyor. E pes. 

Tamam anladık çok yakın arkadaşız, dostlar birbirlerine iyi günde kötü günde destek olurlar da, biraz şuursuzca değil mi bana attığın bu mail? Sen ki sevgili arkadaşım, üç aşağı beş yukarı nelerden geçtiğimi biliyorsun. Sen ki ilk denemede çat diye bebeğini tutturmuşsun, gerçekten cırlamak istiyorum şimdi sana. Senin ne haddine bunlardan şikayet etmek, hem de bana?

Serzenişim sadece ona değil aslında, onun gibi olan öyle çok kadın var ki etrafımda. Yahu eve kedi köpek alsak aylarca uykusuz kalıyoruz, pert oluyor insan peşinde koşmaktan, yok çişi yok kakası yok maması diye. Bebek ayol bu, insan yavrusu. İnsan yetiştiriyorsun. Ne bekliyordunuz hakkaten, ne olacaktı bebek olunca? Deli oluyorum duyunca. Çocuk bu. Bundan sonra tabii ki hayatın eskisi gibi olmayacak. Tabii ki herşey çocuğa göre karar verilecek. Ne bekliyordun doğururken? Evcilik oynar gibi istediğin zaman kucağına olacak, sonra rafa mı kaldıracaktın? Hadi şuursuzsun bilemedin, peki neden gelip bana anlatıyorsun bunu? Hiç mi absürt gelmiyor sana bunları bana yazmak? Benim sana ne kadar gıpta ettiğimi tahmin edemiyor musun? Hiç kusura bakma, duble şuursuzsun.

Kendisine bunları bu şekilde yazamadım tabi. Size patladı.

Cevap mailimde, giriş cümlesi olarak ona ne kadar şanslı olduğunu hatırlattım sadece. Sonra da tavsiyelerimi yazdım.

Unutuyoruz işte. Neye sahip olduğumuza değil, neye sahip olmadığımıza takılıyoruz hep. Bu benim için de geçerli tabii ki. Şükretmeyi hepimiz unutuyoruz, ilk aklımıza gelen şey hep şikayet. Geçenlerde gittiğim bir danışman bana güzel bir çalışma verdi. 21 gün boyunca her gün aksatmadan bir kağıda, hayatına dair müteşekkir olduğun, kendini şanslı hissettiğin şeyleri yazıyorsun. Hergün başka birşey bulup yazmak gerekiyor. Her gün 7 kere alt alta yazıyorsun aynı cümleyi. Pozitif olumlama çalışması deniyor buna. Mesela "çok şükür, beni çok seven bir kocam var" diye 7 kere yazıyorsun ilk gün. Yarın yeni birşey buluyorsun. Örneğin "çok şükür, iyi bir işim var" yazıyorsun yedi kere. İlk bir hafta kolay geçiyor, pıtır pıtır bulunuyor yazılacak cümleler de sonra fena tıkanıyor insan. Ama sonra yeni şeyler bulmak için beynimi kurcaladığımda öyle güzel şeyler çıktı ki ortaya, ben bile şaşırdım. Meğer ne güzel şeyler varmış hayatımda, ne kadar şanslıyım ne çok konuda. Hala saklıyorum o 21 sayfalık kağıdı. Hayatımın tüm değerleriyle dolu, çok " değerli " bir kağıt. Canım sıkıldığında açıp açıp bakıyorum neler vardı diye. Çok iyi geliyor. Çok şükür. 

10 comments:

  1. Sevgili embriyoannesi, yazdıklarını yine gülümseyerek okudum. Tahmin edersin ki benim de benzer bir arkadaşım var :) Kendisi çocuk yapmayı çok istiyorum dedi ve ilk denemesinde hamile kaldı. Bebekle de kendiyle de ilgili hiçbir sağlık problemi ve şüphesi dahi içermeyen bir hamilelik yaşadı. (Hamileliği boyunca da hep şikayet ediyodu tabi mide bulantısı, karın ağrısı vs. şeklinde) Şimdi de çocuk neredeyse yaşına geldi ama o sürekli çocuktan şikayet ediyo. Beni her gördüğünde, her konuştuğumuzda "Çok zor bişey, böyle olacağını bilseydim daha sonra yapardım (nasılsa o ne zaman istese yapabilme lüksüne sahip!)" diyo.

    Ben şu şekilde bakmaya çalışıyorum, bak diyorum o ister istemez sahip oldu ama yine de mutlu değil, ben belki şu an ondan daha mutluyum, belki de allahın adaleti böyle işliyordur :) Yani dünyada öyle insanlar da var işte ne diyeyim...

    ReplyDelete
  2. Aynen öyle Pembe! Kesinlikle katılıyorum söylediğine. Belki de adalet böyle işliyor. Ama yine de, gölge etmesinler başka ihsan istemem :)

    ReplyDelete
  3. Sevgili embriyoannesi, ne hissetyihinizi cok cok iyi anliyorum. Ben de sizin yasadiginiz zorluklari yasadim az cok. Sukurler olsun su an 17 aylik bir kizim var. O kadar cok istiyordum ki kizimi kucagima almayi, onunla omrumu paylasmayi. Fakat dogum sonrasi depresyon illetiyle karsilastim, aylarca ondan sikayet ettim, ona bakmak dunyanin en zor ve cekolmez isi gibi geldi. Bunadim, daraldim, olmek istedim...Arkadasinizin bu konuda ki bunalimini sizinle siz bu asamadayken paylasmasi dogru olmamis evet...o kisi su an siz degilsiniz...Bazen dogururken bekledikleriniz yasayacaklarinizla uyum gosterebiliyor. Kimseyi nankorlukle suclamamak gerektigini dusunuyorum , heimiz insaniz... Size tedaviniz yolunda kolayliklar diliyorm..

    ReplyDelete
  4. Sevgili embriyoannesi, ne hissetyihinizi cok cok iyi anliyorum. Ben de sizin yasadiginiz zorluklari yasadim az cok. Sukurler olsun su an 17 aylik bir kizim var. O kadar cok istiyordum ki kizimi kucagima almayi, onunla omrumu paylasmayi. Fakat dogum sonrasi depresyon illetiyle karsilastim, aylarca ondan sikayet ettim, ona bakmak dunyanin en zor ve cekolmez isi gibi geldi. Bunadim, daraldim, olmek istedim...Arkadasinizin bu konuda ki bunalimini sizinle siz bu asamadayken paylasmasi dogru olmamis evet...o kisi su an siz degilsiniz...Bazen dogururken bekledikleriniz yasayacaklarinizla uyum gosterebiliyor. Kimseyi nankorlukle suclamamak gerektigini dusunuyorum , heimiz insaniz... Size tedaviniz yolunda kolayliklar diliyorm..

    ReplyDelete
  5. Sevgili Eda, çok teşekkürler mesajin için. Kesinlikle katılıyorum. Herkes başka başka dertler yaşıyor ve ateş düştüğü yeri yakıyor. Bu nedenle ilişkilerde dikkatli ve saygılı olmak gerekiyor herkesin hassasiyeti konusunda.

    ReplyDelete
  6. Heryerde aynı şeyler yaşanıyor asagi yukarı emin ol..benim 7 yıl oldu..cok buyuk fedakarlık gerekiyor cok sorumluluk gerekiyor diyerek sen yetersizsin hissi verenler hep var

    ReplyDelete
  7. Selam, sizinle aynı dertelerden muzdarip biriyim, internette durumumla ilgili araştırma yaparken yazılarınıza rastladım :) gülümsedim, heryerde aynı şeyler yaşanıyo demek ki dedim. Bu sefer kısmet değilmiş, hayırlısı böyleymiş diyip bir sonraki sefer için güç toplamaya çalışıyoruz, bu süreci yaşamayan anlayamaz. Şuan ikinci denememe sürecindeyiz ve bugün embriyolarımızın son durumunu öğrenicez, ya tamam diyip donduracaklar ya da olmadı birdahaki sefere diyecekler, ki dondurulursa beni bekleyen bir laparaskopi var daha, ondan sonra transer.Bu arada da yaş kemale ermek üzere, doğurganlığın son demlerindeyim.Benim geliştirdiğim iletişim tekniği şu: "Sakın bana birşey sormayın bilmeniz gereken birşey olursa ben size söylerim."

    ReplyDelete
  8. :)) bayıldığım senin tekniğine de! Geçmişler olsun, embriyolara da bol şanslar! Herşey gönlünce olsun umarım.

    ReplyDelete
  9. Sevgili embriyo annesi sizin gibi 2 yıllık evli pco sendromlu biriyim malesef bu sendromu sahip olmayanlar bizleri anlamiyorlar. Sizi bulmuş olmak bana çok iyi geldi. Aynı şeyleri yaşayanlar bilir ancak bu sıkıntıyı. Sevgiler

    ReplyDelete
  10. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete